GEZİ YAZISI: “Vitra Kampüsü, Weil Am Rhein ve Basel İzlenimleri” – ASLI GERMİRLİ

GEZİ YAZISI: “Vitra Kampüsü, Weil Am Rhein ve Basel İzlenimleri” – ASLI GERMİRLİ

Vitra Mobilya ve Vitra Mobilya’nın Türkiye’de temsilciliğini yürüten Mozaik Tasarım’ın davetleri üzerine, Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık’ı temsilen üç mimar arkadaşımla birlikte, dünyaca ünlü mimarlar tarafından tasarlanmış binaların bir arada olduğu, Vitra Weil Am Rhein Kampüs’ünü ziyaret etme fırsatı buldum. Eğitim hayatım boyunca haklarında birçok şey okuduğum, tasarımlarını incelediğim ve işlerini hayranlıkla takip ettiğim mimarların eserlerini canlı olarak görmek ve onları bireysel olarak deneyimleyebilmek benim için çok heyecan vericiydi. Bu yazımda, sizlerle bu değerli seyahatimdeki mimari izlenimlerimi paylaşacağım.

Uçuk // Esnek // Motive
1.Vitra Headquarter

Basel’de uçaktan iner inmez ilk durağımız Vitra Genel Merkez binası (1994) oldu. Frank Gehry tarafından tasarlanmış bu bina hem dış tasarımı hem de iç mekanlarıyla farkını açıkça ortaya koymakta. Uçuk bir Gehry dokusuna sahip olan bina dev bir sanat eseri. Vitra’nin esnek ve yaratıcı çalışma anlayışına uygun olarak tasarlanmış iç mekanlar, rahat oturma alanları, geniş bir alana serpiştirilmiş ortak çalışma masaları ve tek kişilik ‘‘cubicle’’ oturma alanları ile çalışanlarına maksimum esneklik sağlamakta. Tam bir okul kütüphanesini andıran bu çalışma alanında tek yapılması gereken sabah işe gelindiğinde kendinize o gün yapacağınız işe uygun bir yer seçmek. Bina hem iç mekan hem de formunun tasarımıyla herhangi bir kişinin sabah işe motive bir şekilde uyanmasını sağlayacak nitelikleri taşımakta. En azından benim için öyle.

Sarkıt // Nezih // Yolculuk
2.Volkshaus Basel

Vitra Genel Merkez ziyaretinden sonra Herzog & de Meuron tarafından 2011 yılında renove edilmiş olan Volkshaus Basel, No 2 Brasserie (1925) de nefis yemekler yedik. Bir renovasyon projesi olan bu restoranın beyaz tavanında kirişlerle bir patern oluşturulmuş ve tavana asılmış çıplak sarkıt ampuller ile 1920’ler deki mekanları andıran nezih bir ortam yaratılmış. Klasik mobilya seçimleri ve sade tasarımı ile bu mekan konuklarını eskiden kalma bir restoranın yeniden canlandırılmış atmosferinde zamanda bir yolculuğa davet etmekte. Basel’e giden herkesin en azından bir akşam yemeğini burada yemelerini ve tatlı olarak Creme Brulee’yi kaçırmamalarını şiddetle tavsiye ederim.

Vitra Kampüsü, Weil Am Rhein

Hayal // Felaket // Fırsat

Öyle bir kampüs hayal edin ki her bir binası farklı bir uluslararası üne sahip mimar tarafından tasarlamış olsun. Frank Gehry’nin binasının yanında Tadao Ando’nun bir tasarımı olsun. Zaha Hadid’in binasının hemen karşısında Herzog & de Meuron’un. İmkansız gibi gelse de kulağa Vitra bunu başarmış. Bir felaketi fırsata çeviren Vitra ailesi, 1981 yılında yağmurlu bir havada fabrika binasının üstüne düşen bir yıldırım sonucu yanan fabrika binalarının yerine yapılacak olan tüm binaların hatırı sayılır mimarlar tarafından tasarlanmasına karar vermiş. Böylece harika bir mimari koleksiyon yaratılmış.

Yangın // Konsol // Vertigo3.Vitra Fire Station

Yangın sonrası fabrika binası elden gidince kampüse ilk yapılan bina ne olmalıdır? Zaha Hadid’in inşaa edilmiş ilk binası olan Vitra İtfaiye Binası (1993). Girişte konsol halinde devam eden beton gölgeliği taşıyan on iki kolondan aslında sadece üçü gerçekten kolon görevini üstlenmiş. İtfaiye binası olarak tasarlanmış ancak günümüzde sergi mekanı olarak kullanılmakta olan binanın içinde her bir adımla esneyen beton merdiven basamaklarından çıkmak gerçek bir deneyim. Eğri kabin duvarlarıyla Vertigo hastalarının ortam algılarını yansıtan tasarımı yüzünden kullanıma kapatılmış olan soyunma odaları da binanın bir diğer ilginç mekanı.

Üçgen // Geleneksel // Ters Düz4.Schaudepot

Kampüsün en basit ve benim için bir o kadar da en etkileyici tasarımı Herzog & de Meuron imzasını taşıyan Vitra Schaudepot (2016). Yanmış fabrika binasının basit üçgen çatı formuna ve malzeme seçimine sadık kalan Herzog & de Meuron eski ile yeni arasındaki farkı ortaya koymak için geleneksel bir malzeme olan tuğlayı sıra dışı bir şekilde kullanarak çok güçlü bir cephe tasarımına can vermiş. Binanın yakınından yerden yukarıya bakıldığında, ortadan ikiye ayrılıp ters düz edilmiş tuğlalar adeta çöldeki kum yüzeyini andırmakta.

Beyaz // Dağınık // Uyumlu5.Vitra Design Museum

Kampüsteki Vitra Tasarım Müzesi (1989),Frank Gehry’nin bir dizi kütleyi kendine has yorumuyla yeniden düzenlemesiyle ortaya çıkmış. Beyaz rengi, etrafını saran merdiveni ve kütlelerin dağınık ama uyumlu birlikteliğiyle inşaa edildiği zamanının çok ötesinde olan bir tasarım. Gehry bu binanın tasarımları sırasında o zaman binanın inşaa edileceği arazide bulunan bütün kiraz ağaçlarından kurtulmayı ve binasının tam bir sanat eseri gibi ağaçların arkasında kalmadan sergilenmesini tercih etmiş ne yazık ki. Diğer taraftan, tam karşısında Tadao Ando tarafından dört yıl sonra tasarlanacak olan bina ise tam tersine doğayı kendine baş tacı eder nitelikte.

Alçak Gönüllü // Doğa // Yaprak6.Vitra Conference Pavilion

Vitra Konferans Pavyonu (1993) Tadao Ando’nun Avrupa’da yapılan ilk binası. Gehry’nin müze binasına komşu olan konferans binası tam bir alçak gönüllülük örneği. Arazide bulunan kiraz ağaçlarının gölgesinde gizlenmiş olan bu harika tasarım Ando’nun doğaya duyduğu saygının izlerini somut bir şekilde içinde barındırmakta. Kiraz ağaçlarının arasında gizlenmesi için ağaçların boyunu dahi aşmaması adına binanın ikinci katı zemini kazarak bir avlu oluşturulmasıyla elde edilmiş. Binaya giden uzun ince yolu takip eden duvarın betonunun döküldüğü gece çıkan fırtına sırasında henüz kurumakta olan betona yapışmış üç adet yaprak da Ando tarafından binasına doğanın son dokunuşları olarak kabul edilmiş ve düzeltilmeden korunmuş.

Kamu // Teşekkür // Ev7.VitraHaus

VitraHaus (2010) Herzog & de Meuron tarafından kampüse tasarlanmış bir diğer bina. Kamuya açık olan bu bina aslında kampüs sınırlarının hemen dışında kalmakta. Herkesin girip gezebildiği, bahçesinde piknik yapabildiği ve kafesinde yemek yiyip zaman geçirebildiği bu bina Vitra’nin halka teşekkür hediyesi niteliğinde. Üst üste konulmuş farklı yönlere yönelen evleri andıran tasarımın formu tamamen iç mekanlara hizmet ediyor. VitraHaus başta Charles & Ray Eames olmak üzere birçok usta tasarımcının ürünlerine ev sahipliği yapıyor. Ev ortamını andırması için özenle tasarlanmış iç mekanlar, ziyaretçilerin mobilya tasarımlarını ev ölçeğinde hayal etmelerine yardımcı olmakta.

Jeodezik // Alüminyum // Düğün9.Vitra Dome

Richard Buckminster Fuller tarafından 1975 yılında tasarlanmış olan Vitra Kubbesi, jeodezik kubbe formunu birbirine geçirilebilinir alüminyum tüplerle oluşturulmuş bir iskeletten alıyor. Malzeme seçimi tamamen geçici olarak kullanılacak olan bu kubbenin rahatlıkla monte ve demonte edilebilmesini sağlamak üzere yapılmış. Vitra kampüsündeki daimi yerine 2000 yılında monte edilmeden önce Amerika’nın Detroit kentinde araba galerisi olarak da kullanılmış olan bu kubbe, Vitra tarafından farklı organizasyonlar için kullanılmakta. İçine girdiğimizde bembeyaz kumaşa yansımış olan alüminyum tüplerin oluşturduğu üçgen motifleriyle bir kilise ortamını andırdığını hayal ettiğim mekan düğün organizasyonları için de kullanılıyormuş. Biz içine girdiğimizde içi boş olan mekanda ses yankısı fazlaydı ancak mekan insanlar ve mobilyalar ile dolduğunda ortam kalabalık organizasyonlar için uygun olmaktaymış.

Yuvarlak // Fırın // Gökyüzü
8.Vitra Factory Building

SANAA tarafından tasarlanan Vitra Fabrika Binası (2012) gelişi güzel çizilmiş yuvarlak bir plana sahip. Lojistik için gerekli esnekliği sağlayan bu form sayesinde yükleme ve boşaltımlar kamyonlar birbirinin trafiğini etkilemeden gerçekleşebiliyor. Binanın inşaatı sırasında ilk etapta binanın bir yarısı ayağa kaldırılmış daha sonra diğer yarısı tamamlanmış. Uzun çabalar ve uğraşlar sonunda cephe için istenilen malzeme Avusturya’da bulunmuş. Bina yüksekliğince yekpare devam eden beyaz akrilik cam panellerin yüksek ısı uygulanarak dalgalı bir yüzey haline getirilmeleri için bu büyük parçaların girebildiği büyük bir özel fırın inşaa edilmiş. Dışı transparan akrilik, içi opak olan cephe malzemesi sayesinde bina olduğu gibi gökyüzünün rengini yansıtmakta. Biz kampüsteyken havanın sürekli değiştiği bir gündü, bir an yağmur yağıyor beş dakika sonra güneş açıyordu ve fabrika binasının cephesi de bir griye bir maviye bir beyaza bürünüyordu.

Göl // Duvar // İnsan Yapımı 10.Naturbad

Gezimizin son gününde, Basel’de Herzog & de Meuron tarafından tasarlanmış olan Naturbad Riehen (2007) projesini çok yağmurlu bir havada ziyaret etme şansımız oldu. Öyle ki doğal bir gölde yüzüyormuş etkisi yaratan havuzda kimse yoktu. Mevcutta bulunan doğal göl ile yapay havuzun arasında incecik bir duvar tasarlanmış. İki tarafın suyu birbirine karışıyor ama tam duvar sınırında durunca bir tarafta çakıl ve göl suyu diğer yanda seramik ve havuz suyu görülüyor. Havuz suyunun biyolojik su arıtma sistemi ile göl suyuna yakın olmasına özen gösterilmiş. Bu proje doğaya karşı insan yapımı çatışmasının çok kuvvetli örneklerinden biri.

Son sözlerimde belirtmeliyim ki, Vitra Mobilya ve Mozaik Tasarım’ın misafirleri olarak Vitra Kampüsünü ziyaret etmek çok keyifli ve heyecan verici bir deneyimdi. İki gün kadar kısa bir süreçte, üç mimar arkadaşım ve ben birçok dünyaca ünlü mimarin eserini yanyana bir arada görme fırsatını bulduk. Vitra Kampüsü herkesin hayatında en azından bir kez mutlaka görmesi ve deneyimlemesi gereken bir tesis.

*Blog yazısında bulunan fotoğraflar, Aslı Germirli, Hilal Kurt, Zeynep Uzel, Duygu Uzunalı ve Özge Üstündağ ve tarafından çekilmiştir.