Makale: “Kadın’MİMAR’ın Adı Yok” – Gizem Şahin

Kadınlar hayatlarının her alanında ayrımcılık, taciz, şiddet ve saldırıya kadar birçok zorluk ve tehditle karşılaşıyor. Özellikle Türkiye’de son dönemde kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet
tehlikeli bir hızla artıyor. Evde, sokakta, yaşam alanlarının her birinde erkek egemen sistemin saldırısını hisseden kadınlar, iş hayatlarında da erkek iş arkadaşlarının karşılaşmadığı birçok farklı problemle yüzleşmek durumunda kalıyor. Kadının hala toplumun ikincil bir karakteri olarak baskılanmaya çalışıldığı günümüz Türkiye’sinde kadın mimarların sektördeki rolünün, okul ve meslek hayatlarında (akademi ortamında, ofiste, şantiyede, kamu kuruluşlarında…) karşılaştıkları problemlerin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve sorunların çözümü için birlikte üretim ve ortaklaşma, kritik bir önem kazanıyor.

Bu sorunların tespiti için öncelikle güncel somut verilerin incelenmesi gerekiyor. Ankara Mimarlar Odası’nın 2014 yılında yaptığı Kadın Mimarlar çalışmasına göre Mimarlar Odası’na kaydolan kadın mimarların oranı gün geçtikçe artıyor.(2000 yılında %44, 2013’te %53). Üyelerin yaş ve cinsiyetlerinin incelendiği tabloda ise kadın mimarların büyük bir çoğunluğunun (%56) görece genç kesimde (40 yaş ve altı) yer aldığı görülüyor ve buradan kadın mimar oranının gittikçe yükseleceği çıkarımı yapılıyor. Mimarlık bölümünde okuyan ve mezun olan kadın öğrencilerin oranına bakıldığında ise son yıllarda artarak %60’a ulaştığı görülüyor. Aynı çalışmada seçilen altı okul üzerinden yapılan araştırmada kadın akademisyenlerin akademik kadronun %68’ini oluşturduğu belirleniyor. Ancak akademide ve okul hayatında dengeli hatta kadınların lehine görülen bu durumun özel sektörde kendi pratiğini yürüten, ödül ve yarışma kazanan kadın mimarların sayısına gelindiğinde değiştiği ve büyük bir düşüş yaşandığı gözleniyor.

2010-13 yılları arasında Büro Tecil Belgesi alan mimarların sadece %30’u kadın. 1988’den bu yana düzenlenen Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde ise henüz hiçbir kadına Mimar Sinan Büyük Ödülü’nün verilmediği ya da anma töreni düzenlenmediği görülüyor. Mimarlığa katkı dalında ise 23 ödülden yalnızca 4’ünün kadın mimarlara verilmiş. Başarı dalı ödüllerinde ise ekiplerde yer alan kadın mimarların tüm listeye oranı sadece %24’te kalıyor.

Nasıl oluyor da eğitim hayatında ve mesleki pratiğe başlarken eşit olan bu oran, zamanla kadınların aleyhine olacak şekilde düşüyor?

The Architecturel Review’ın 2016 yılında gerçekleştirdiği Women in Architecture anketine katılan kadınların %72’si mimarlık kariyerleri boyunca Cinsiyet Ayrımcılığına dayalı sorunlarla karşılaştıklarını belirtiyor. Yine aynı ankete göre kadınların %75’inin çocuğu yok ve %83’ü ise çocuk sahibi olmanın kariyerlerini kötü etkileyeceğini düşündüklerini belirtiyor. Birçok iş yerinin çocuk bakımı konusunda hiçbir yardım sağlamıyor oluşu, uzun çalışma saatleri, çocuk bakımının ve aile ile ilgili konuların hala yalnızca kadınların sorumluluğu olarak görülmesi, part-time çalışma fikrinin sektörde benimsenmemesi, çocuk sahibi olmanın iş sorumluluğunu kötü etkileyeceğinin düşünülmesi gibi sebepler, kadınların aileleri ve işleri arasında dengeli bir hayat sürmesini zorlaştırıyor. Bunun yanında kadınların %67’si inşaat sektöründe kadın mimarın otoritesinin tamamiyle kabul edilmediği görüşünde. Yaklaşık %40’ı ise müşterilerle, mühendislerle, yüklenicilerle ya da diğer mimar ve plancılarla olan toplantılarda cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldıklarını belirtiyor. Avrupa Mimarlar Konseyi’nin 2014 sektör araştırmasına göre de kadın mimarlar erkek meslektaşlarına göre %27 oranında daha düşük maaş alıyorlar.

Mimarlar arasında düzenlenen anketler, oda ve kuruluşların sektör araştırmaları kadın mimarların, sektörün her alanında, çalışırken çoğu zaman cinsiyet ayrımcılığına uğradığını ve bu ayrımcılığın mimarlık yapma pratiklerini ve hayat kalitelerini olumsuz yönde etkileyerek kimi zaman da onları mesleklerinden uzaklaştırdıklarını gözler önüne seriyor.

Kadın haklarına saygılı bir sektör ve mimarlık ortamı kurabilmek için tüm bu sorunların detaylı bir sökümünün yapılması gerekiyor.
Erkek egemen dilin ve pratiklerinin görünür kılınarak sebep oldukları durumların açıkça ortaya konması gerekiyor.
Ve bu durumların kadınlar için normalleştirilmesinin önüne geçmek gerekiyor.
Tüm bu sorunlar ortaya konduktan sonra da çözüm senaryolarını kurgulamak için bir araya gelmek ve birlikte üretmek gerekiyor.

Fotoğraflardaki ‘adsız’ mimarlar:
1.Eileen Gray 2.Charlotte Perriand 3.Denise Scott Brown 4.Kazuyo Sejima 5.Zaha Hadid 6.Leman Cevat Tomsu

*Bu araştırma yazısı, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı’nın Mimari Tasarım ve Kuram dersi kapsamında hazırlanmıştır.
Dersin yürütücüleri; Belkıs Uluoğlu, Burçin Kürtüncü, Özlem Berber