Azerbaycan’ın köklü eğitim kurumlarından UNEC’in mevcut kampüsünü genişletme projesidir. Bakü ‘nün “İçerişeher” adıyla bilinen tarihi kısmında, surlara bitişik tarihi kampüslerin ihtiyacı karşılamaması sonucunda okulun büyütülmesine karar verilmiştir. Şehrin içinde kullanılan sınırlı sayıda dersliklerin bulunduğu, çevresine hâkim bir tepede ve iki tarafı parkla çevrili bir parsel bu amaç için uygun görülmüştür. Kentin önemli bulvarlarından Bakıxanov (Bakikhanov) küçesinden ciddi bir algısı olan araziye ulaşım, bu bulvarı dik kesen ve nispeten küçük bir cadde olan Murtuz Mukhtarov caddesinden sağlanmaktadır.
Köhne barakalar, küçük kulübeler ve iki katlı taş binalardan oluşan arazideki bu yapılar, Kültür Bakanlığı kararına göre tarihi değeri olmayan tescilsiz yapılardı. Ancak yine de bu yapıların bir tanesinin sokağın ölçeğinin ve mahalle hafızasının önemli bir parçası olduğunu düşünerek, iç mekanlarında özgün hiçbir detayın kalmadığı yapının en azından cephelerini koruyarak yeni yapılacak binaya bir sınır oluşturması hedeflendi.
Yapının sokak tarafından algısında mevcut ince uzun ağaç dizisini koruyup ona uyum sağlamak, 30 metre kadar alt kotta bulunan cadde algısını ise topografyanın da yardımıyla heybetli ve görünür kılmak amaçlandı. Bakü’nün kuvvetli rüzgârı düşünülerek, net bir avlu etrafına toplanılması ve öğrenci girişlerinin avlunun sokak tarafına derin bir boşluk yaratılarak tek kanattan yapılması yönünde karar alındı. Böylelikle avlunun sokak ile optik ilişkisi de kuvvetlendirildi.
Sokak sınırındaki yüksek ağaç gövdelerine öykünen ince kolonlar, giriş boşluğunun üzerinde devam eden yapıyı taşıyarak bu ölçeği bozmadan görkemli bir öğrenci girişi oluşturuldu. Avludan öğrenci işleri, sınıflar, yemekhane ve kütüphane/medyatek gibi farklı fonksiyon bloklarına ayrı ayrı erişim sağlandı. Bu şekilde sosyal alanlar olan yeme-içme işlevi veya çalışma- okuma alanları bahçe ile hemzemin, park içinde ve manzaraya hâkim şekilde konumlandılar. Öğrenci işleri, kayıt işleri gibi resmi ofislerin de avludan geçişi sağlanarak avlu tüm ana işlevlerin erişimi olan bir açık sofa/eyvan gibi düşünüldü.
Korunan tarihi cephenin sokağa değil yan araziye bakan özgün giriş cephesi ve kapısı, akademik personel ve protokol girişi olarak değerlendirildi. Tarihi kapının arkasına bir cam vestibül yapılarak giriş holüne geçişi sağlandı. Doğrudan avlu ile bağlantıyı da sağlayan bu hol, iki tarafında kütüphane ve medyatek ile çevrili olarak tasarlandı. Konferans salonu ve spor salonu fuayelerine de merdiven bağlantısı bu koldan verildi. Ayrıca korunacak tarihi duvardan minik bir iç bahçe yaratılarak geri çekilmiş kütüphane şeffaf cephesiyle, okuma salonunun direkt bir ışık yerine kontrollü bir ışık alması sağlandı. Tarihi yapının arkasında kalan yönetim, akademik personel, spor/ konferans salonları bloğunun ışık geçirgen ancak opak beyaz bir efekte sahip olarak tarihi yapının masif etkisini öne çıkartması hedeflendi.
Büyük bir üniversitenin ek eğitim yapısı ya da şehir içi ikincil kampüsü olarak nitelendirilebilecek projenin kendi kendine yeten bir yapısı olması tasarım kararlarının temelini oluşturdu. Burada bulunan fakültelerin ve bölümlerin ihtiyaçlarına uygun işlevler, işveren tarafından belirlendi ve tasarıma aktarıldı. Derslik blokları, öğrenci ve öğretmenlerin kullanımında olan sosyal ve rekreatif alanlar (kantinler, medyatek, yemekhane) kamusal kullanım ve ziyaretçilerin kullanacağı (oditoryum, spor salonu, kütüphane) akademik kullanım için kullanılacak ofislerin birbirlerinden net olarak ayrıldığı ancak avlu ile hepsine tek noktadan dağılımın mümkün olduğu bir sistem oluşturuldu. Her biri ayrı bir blok gibi çalışan kanatlar hem içeriden koridorlarla monoblok bir yapı gibi, hem de avludan bağlantılarıyla birbirinden ayrı bloklar gibi çalışabiliyor.
10 bin metrekareden daha geniş bir alana sahip olan kampüs, etrafında bulunan parklar sayesinde çok daha geniş bir arazide kurulmuş hissi uyandırıyor. Yaklaşık 3000 öğrencinin eğitim görmesi planlanan kampüs, spor salonu, konferans salonu, kütüphane, medyatek, öğrenci ve akademik yemekhane, yönetim ve akademik ofisler ile farklı boyutlarda 30 sınıf, 15 lab, 6 amphi, 1 exam room ile bir eğitim kompleksinden oluşuyor.
Yapı konvansiyonel betonarme sistem ile kurgulandı. Eğitim alanlarındaki akustik performans gözetilerek sınıflara giden kanallar vertikal olarak çalışıp klima santralleri çatıda çözüldü. Sınıflara giden kanallar birbirinden ayrı ve dik olduğundan koridorlardaki kanallardan kurtularak çıplak beton tavanlarla ekonomik çözümler oluşturuldu. Bu çözümler iç mekân karakterlerinin ana fikrini tanımladı.
Spor salonunun ve konferans salonunun tavanları, geniş açıklıklar sebebiyle çelik kirişlerle geçildi. Bu yapı, zaten korunmaya alınan tarihi duvarın arkasındaki akademik personel ve yönetim binası ile aynı kütlede yer alıyor. Cepheler U profilli cam panellerle devam ediyor. Konferans salonunda çelik kiriş içine saklı “blackout perdeler”, sürekli gün ışığıyla nötr olarak aydınlık bu mekanlarda ihtiyaç halinde ışık kontrolünü sağlıyor.
Bina üzerinde bir tabela veya yönlendirme olmaması için, kent tarafından algılanan ve gece içten aydınlatılınca bir fener etkisi yapan U cam profilli blok üzerine okul isminin ilk harfleri eklendi. Aynı fikir öğrenci girişinde yaratılan büyük eyvanın tavanında betona gömme olarak da yapıldı. Burada peyzaj öğesi olarak kullanılan su, hem okulun giriş çıkış noktasını adresliyor hem de yansıtıcı bir eleman olarak tavandaki logoyu zemin kotuna da taşıyor.
Tek başına ayakta durması için güçlendirilmesi gereken korunan duvarın içindeki boşluklar korten malzeme ile çerçevelendi ve çelik kirişler ana binaya desteklendirildi. Sövelerde kullanılan korten malzeme, avlu içindeki cephelerde de tekrar edildi. Korunan duvara hiçbir şekilde çimento bazlı bir malzeme ile müdahale edilmemesi sağlandı.
Korunan duvardaki pencere boşlukları ve duvar ile yeni bina arasındaki ara mekân, kontrollü bir aydınlık sistemi oluşturdu. Limon ve turunç ağaçlarıyla bir mini bahçe olarak hizmet eden bu mekânın kütüphanenin okuma salonuna değişik bir ambians katması sağlandı.
Derslik blokları için son derece ritmik, gridal bir cephe sistemi önerildi. Şehir tarafından algılanan cephede ekonomik sebeplerle Bakü nün alamet-i farikası bej kum taşı rengi ve dokusuna yaklaşan bir terracotta kaplama kullanıldı. İçinde temizlik ve bakım için dar sağır kanatları olan bir pencere sistemi önerildi. Bu şekilde sabit açılmayan geniş camlardan ışık alırken profil maliyeti düşürüldü. Sokak tarafında bu gridal sistem korunarak daha mütevazı bir malzeme ile kaplandı ve sağırlıklar arttırıldı.