Datça’ya 25 km uzaklıkta bulunan Emecik köyü, S, Ş, T ve U evlerine ev sahipliği yapmaktadır. Dağların yamacında konumlanan bu köye, rivayete göre Datça açıklarından geçen İspanyol korsanları cüzzamlı hastaları terk etmiştir. Bu cüzzamlı hastalar bu tepede kaderlerine mahkûm bir şekilde yaşarken, Datça’nın güzel havası etkisiyle iyileşmişlerdir. İyileşenler burayı yurt bellemiş ve tepenin eteklerine Emecik köyünü kurarak yaşamaya başlamışlardır. Köyün hemen altında bulunan Sarıliman’da, Helenistik dönemden Apollon’a adanmış Dor tapınağı kalıntıları yer almaktadır.
Dört doktor işveren, üzerinde taş ev kalıntıları olan proje alanına, emekli olunca yaşayacakları birer ev yaptırmak istemektedir. Oldukça kötü ve kullanılamaz durumda bulunan bu eski köy evi kalıntılarının herhangi bir tescili bulunmamaktadır. Yakın çevresinde bulunan yeni tarihli yapılar da bu binaları yok sayarak ölçeksiz biçimde inşa edilmişlerdir.
Binlerce yıllık bir geçmişi olan köye kimliğini veren özgün ve yerel mimarinin yeniden canlanması ve bölgenin tarihsel dokusunun izlerini sürmek amacı ile proje farklı bir şekilde ele alınmıştır.
Köyün sahip olduğu özgün dokunun gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayabilmek için bölgenin değerleri ve geçirdiği değişimler tespit edilmiştir.
Yerel karakterleri olan bu taş ev kalıntılarının güçlendirilip tasarımın bir parçası olması hedeflenmiştir. Eğimli araziye oturan ve ölçüleri belirsiz olan kalıntıların tam ölçüleri alınıp, ev planları bu ölçülere göre çalışılmaya başlanmıştır. Köy içinde yeni yapılacak evlerin çekme mesafeleri farklı biçimde tanımlanmasına rağmen, raportörlerle konuşularak eski izlere mümkün olduğunca riayet edilmiştir. Yönetmeliklere uygun biçimde inşaa edilen radye temel ve gizli kolon kiriş sistemi, metruk yapı kalıntılarından çıkan ve etrafta bulunan taşlarla yeniden vücut bulmuştur.
Zemin katlarda taş betonarme karma sistem, villaların ağır bazasını oluştururken, üstteki modern ek hafif kütleyle yatak odalarına ev sahipliği yapar. Köy içinde, betonyer giremeyecek dar yollar ve araç trafiğine uygun olmayan eğimin olması sebebiyle, maliyet ve işçiliği kolaylaştırmak için, hafif, elle taşınabilir kutu profil malzemeler özellikle tercih edilmiştir. 60x100x4 kutu profillerle oluşturulan birinci kat duvarları ve 60x120x4 kutu profillerle oluşturulan çatısının karkası bu malzemelerle çelik konstrüksiyon olarak oluşturulmuştur. Daha sonra çatı kiremit altı ve döşeme kontrplakla kaplanmıştır. Çatıya yerleştirilen çatı pencereleriyle, doğal ışığın penetrasyonu ve hava sirkülasyonu sağlanmıştır. Cephe, içeride alçı plakalar, dışarıda ise “aquapanel”, manto ve sıvayla kaplanarak oluşturulmuştur. Yeni yapılan bu çağdaş eklerin, dönemini anlatan ve Akdeniz kimliğine uygun basit sade ekler olmasına çabalanmıştır. Ana kütlelere ek olarak, izin verilen ölçü ve mesafede müştemilatlar oluşturulmuştur. Bu eklerin taş duvar üzerinde yer alan hatıl- kirişle aynı kotta çerçevelenmesi planlanmıştır. İki kütle arasında ise ahşap merteklerle “hayat” denilen kısım oluşturulmuştur. Bu pergolaların bir kısmının üzerine, yine ahşap bir döşeme ile küçük balkonlar yerleştirilmiştir. Eski taş duvar, eski taşlarla yapılmış yeni taş duvar, çelik konstrüksiyon üzeri beyaz sıvalı duvarlar ve çatıda yer alacak kiremitle, yani üç ayrı malzemeyle proje tamamlanmıştır. Yeniden yapılanmanın olduğu bölgede, köyün yerel kimliğini yansıtan bu evler, yeni ev yapacak olan arazi sahiplerinin ilgisini çekmiş, aynı mimari kimliği kendi projelerine yansıtan projeler üretmeyi amaçlamışlardır.