Fransız Okulu, Türkiye’de yaşayan Fransızların yanı sıra, çocuklarının Fransızca eğitim almasını isteyen expatların ve sınırlı sayıda Türk öğrencinin eğitim gördüğü, dolayısı ile farklı kültürlerin kaynaştığı uluslararası demokratik bir eğitim ortamı sunan köklü bir eğitim kurumudur.
Geniş bir orman tarafından çevrelenen okul kampüsü, yenilenmesi ve büyütülmesi gereken birçok farklı küçük binadan oluşmaktadır. İlk aşamada, G Binası’nın müzik ve sanat atölyelerinin yenilenmesi ve binaya 4 sınıf eklenmesi hedeflenmiştir.
Bu bloğun yapımı, aslında hem okula gerekli kaynağın aktarılmasına, dolayısıyla okulun sunduğu eğitimin kalitesi, çeşitliliği ve evrenselliği ile bağdaşmayan bir fiziki çevrede eğitim vermek zorunda kalmasına sebep olan hukuki tıkanıklıklara karşı verilmiş bir yanıt hem de okulun kendi kendini yenileme sürecinin bir başlangıcı olarak görülebilir.
Yapılan bu yatırımın kısa zamanda diğer binaların da hızlı bir şekilde toparlanması için bir katalizör görevi üstleneceği düşünülmektedir. Sürdürülebilir, doğa dostu, geri dönüştürülebilir ve ekolojik yapım biçimi, diğer binalara sirayet ederek kampüsün yeni bir fiziki görünüm kazanmasına fırsat tanıyacaktır.
Hem okulun bulunduğu Boğaziçi İmar bölgesinin özel konumu, hem arazinin Fransa devletine tahsis edilmiş bir diplomatik arazi olması sebebiyle buradaki yapıların, kalıcı yapılardan ziyade hafif temelli, geçici yapılar olması hukuken bir zorunluluktur.
Projedeki en büyük kısıt, inşaatın yaz tatili döneminde yani 3 aydan kısa bir sürede tamamlanması gerekliliği olmuştur. Binanın formu dışında, bu kadar kısa bir sürede tasarıma ve inşaata en uygun strüktürü bulmak hedeflenmiştir. Bu araştırmanın sonucunda ahşap malzeme kullanarak CLT metoduyla ilerlemeye karar verilmiştir. Ahşap paneller ithal edildikten ve kampüse yakın bir fabrikada işlendikten sonra arazide monte edilmiştir.
Hem depreme karşı dayanıklılık sağlamak, hem de fiziki ve hukuki gerekliliklere yanıt vermek hedefiyle, bu eğimli araziye mümkün olduğu kadar az müdahale yaparak betonarme sadece radye temel yapımında kullanılmış, istinat duvarları ise kayalı beton ile yapılmıştır: Temelin içinden çıkan demir donatılar, çevre temel duvarını oluşturacak olan kalıbın içinde devam etmektedir. Taş duvar örgüsü, kalıbın içine konulan taşlarla oluşturulmuş ve üstlerine beton enjekte edilmiştir. Bu şekilde kalıp söküldükten sonra taşlar arasındaki beton tazyikli su, fırça ve mucarta (‘bush hammer’) uygulamaları ile bu kompozit sistem doğal taş duvar görüntüsüne yakın bir hale getirilmiştir. Taşlar belirli bir örüntü içerisinde yerleştirilmeden beton içinde serbest, yüzer şekilde durduğu için özgün bir görüntü oluşmuştur. Dış cephede taş duvar görseli sağlanırken beton duvar dayanıklılığına sahip bir duvar oluşturulmuştur.
Sınıf aralarında hem bölücü duvar hem taşıyıcı perde duvar gibi çalışan bir sistem olarak CLT teknolojisi, kullanılmıştır. Hem de CLT duvarların üzerine gelen döşemeler kirişsiz olarak kimi yerlerde 3 m’ye varan üçgen konsolların yapımına imkân tanımıştır.
Daha sonra, cephe noktasal yük olarak oturtulmamış, konsollar ve çatının taşıyıcısı olan kirişler ile çerçeve gibi bağlanmıştır. Bu yapının strüktürel açıdan en önemli özelliği, CLT kullanımından ziyade, buna benzer strüktürel zorlayıcıları olan ahşap yapılardan farklı olarak kolon-kiriş birleşiminin çelik elemanlar yerine vidalar ile yapılmasıdır.
Arazi, üzerindeki ağaçların sıklığı sebebiyle, bizi alt katta kısıtlı bir alan üzerine inşa etmeye zorlamıştır. Bu alanda müzik ve sanat atölyeleri ile tuvaletler bulunmaktadır. Birinci kattaki alanı optimize edebilmek için, okulun talep ettiği dört sınıf, 3 metre uzunluğuna dayanan konsollar inşa edilerek yerleştirilmiştir.
Uzun bir yolu takip eden kampüste, tüm binalara kolay erişim mevcuttur. Projenin iki uzun cephesinin farklı fonksiyonları vardır; Kuzey cephesinde, tamamen açık sirkülasyon ile tüm sınıflara ulaşılabilmektedir. Güney cephesinde ise geniş pencereler ile doğal ışıktan maksimum fayda sağlanması hedeflenmiştir. Doğrudan gelen güneş ışığından korunmak için ise, çatıdan inen geniş bir saçak tasarlanmıştır.
Güney cephesi büyük oranda şeffaftır ve bir nevi ormanı kucaklamaktadır. Bu cephenin tasarımı, doğa ile kuvvetli bir görsel bağlantı sağlayarak, çocukların çevreleri ile ilgili farkındalıklarının artmasını hedeflemektedir.
Binadaki enerji verimini optimize edebilmek için, birinci kattaki çatıdan ve cephelerden maksimum doğal ışık almak hedeflenmiştir. Bunun yanı sıra, iki uzun cephede de tasarlanan açıklıklar ile tüm sınıfların hava akışından faydalanması sağlanmıştır. Böylelikle, sıcak havalarda klima ihtiyacının önüne geçilmiştir. Tüm sirkülasyonun açık olması, yapay aydınlatma ve klima kullanımı gerekliliğini ortadan kaldırmıştır.